ForumAlaca-Gençlerin Eğlence Merkezi
Atatürk'ün Hayatı Uyeols10
ForumAlaca-Gençlerin Eğlence Merkezi
Atatürk'ün Hayatı Uyeols10
ForumAlaca-Gençlerin Eğlence Merkezi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Her Telden Takılırız :D
 
AnasayfaPortalAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ******'ün Hayatı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ShowTime
OyunFrm Admin
 OyunFrm Admin
ShowTime


Mesaj Sayısı : 790
Kayıt tarihi : 25/08/10
Başarı Puanı : 1
Aktiflik : 873
Cinsiyet : Erkek
Tuttuğu Takım : Fenerbahçe
Yaş : 36
Nerden : İstanbul

Atatürk'ün Hayatı Empty
MesajKonu: ******'ün Hayatı   Atatürk'ün Hayatı I_icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 3:00 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

ATATÜRK'ün
HAYATI

Mustafa Kemal
****** 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne
Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi
Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV.
yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık
Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki
Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis
subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi,
1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. ******'ün beş kardeşinden dördü
küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.

Küçük Mustafa
öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde
öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne
geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde
dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi.
Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında
Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına
"Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini
bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen
rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te
yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında
Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı)
oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren
Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında
Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında
İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.

1911 yılında
İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal
bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22
Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de
Derne Komutanlığına getirildi.

Ekim 1912'de
Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki
birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük
hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu
görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi
Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı
İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni
kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.

1914 yılında
başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık
destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18
Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız
donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya
karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini,
Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu.
Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7
Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu
Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu
zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri
takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk
ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa
Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi
emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.

Mustafa Kemal
Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev
aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle
savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki
kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat
Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu.
Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi
oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu
cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı.
Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de
Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması
üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde
(Bakanlığında) göreve başladı.

Mondros
Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale
başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs
1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı
genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının
kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23
Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919
tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu
için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da
heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım
atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması
için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.

Türk Kurtuluş
Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana
ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr
Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan
I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı
verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi
düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak
savaşı zaferle sonuçlandırdı.



Mustafa Kemal
yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:


  • Sarıkamış (20 Eylül
    1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.


  • Çukurova,
    Gaziantep, Kahramanmaraş Şanlıurfa savunmaları (1919- 1921)

  • I. İnönü
    Zaferi (6 -10 Ocak 1921)

  • II. İnönü
    Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)

  • Sakarya
    Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)

  • Büyük
    Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül
    1922)

Sakarya
Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa
Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24
Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr
Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan
bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk
devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.

23 Nisan
1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu
müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi,
yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve
saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı
İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet
idaresi kabul edildi, ****** oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30
Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti
kuruldu.


Türkiye
Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış
cihanda
barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.

******
Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim
yaptı.

Bu devrimleri
beş başlık altında toplayabiliriz:

1. Siyasal
Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

2. Toplumsal Devrimler
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)

3. Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine
geçilmesi (1924-1937)

4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler

5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması,
yurdun yeni yollarla donatılması

Soyadı Kanunu
gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "******" soyadı
verildi.

******, 24
Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu
başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923
yılında Cumhuriyet ilan edildi ve ****** ilk cumhurbaşkanı seçildi.
Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi.
1927,1931, 1935 yıllarında TBMM ******'ü yeniden cumhurbaşkanlığına
seçti.

****** sık
sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi.
İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı
sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını,
başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.

15-20 Ekim
1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan
büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.

****** özel
yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi.
Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925
tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven ****** Afet (İnan), Sabiha
(Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa
adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları
himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.

1937 yılında
çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa
Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına,
Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik
dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek
oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve
bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a
çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine
devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını
tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok
severdi. Sık sık ****** Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat
katılırdı.
Fransızca ve Almanca biliyordu.


ATATÜRK'ÜN
SON YILLARI VE ÖLÜMÜ



******'ün ilk
hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında
Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi
olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu
yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay
sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen,
Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî
birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran ******, çok yorgun düştü.
Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney
seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya
döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar
tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu.



Deniz havası
iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile
ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı
ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz
1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi ******'ü çok sevindirip
moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan ******'ün
hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı
durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla
ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini
diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de
vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil
kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu.
Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl
dönümü törenlerine katılamadı.



29 Ekim
1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar
tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan,
her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk
ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı
mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî
ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni,
her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir
inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini
belirtmiştir.



****** 1
Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de
bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu.
****** bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi
konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür
konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü
olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara
Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin
kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil
kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk
gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine
ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından
duyduğu memnuniyeti belirtti. ******, ölümüne kadar memleket
meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı.



******'ün
hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar
yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı.
Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak,
kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu.
Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan
için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal ****** aramızdan
ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa
büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak
üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı
duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü
******'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka
konuldu.


Üç gün üç
gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet
ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin
Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış
kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının
gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile
Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve
törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz
zırhlısı cenazeyi İzmit'e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan
cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak
üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya
getirilmek üzere hareket edildi.



******'ün
vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu
ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük
Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun
cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938
Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet
temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük
bir tören yapıldı. Daha sonra ******'ün tabutu katafalkta alınarak.
Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha
sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir
yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan ******'ün naaşı
Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan
topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forumalaca.yetkinforum.com
 
******'ün Hayatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hz.Muhammed (s.a.v)'in hayatı.Peygamber efendimizin hayatı.
» ******ün Ölümü ve Cenaze Töreni Orjinal Video‏

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ForumAlaca-Gençlerin Eğlence Merkezi :: Güncel :: ****** Köşesi-
Buraya geçin: