ShowTime OyunFrm Admin
Mesaj Sayısı : 790 Kayıt tarihi : 25/08/10 Başarı Puanı : 1 Aktiflik : 873 Cinsiyet : Tuttuğu Takım : Yaş : 36 Nerden : İstanbul
| Konu: Osmanlı Devlati'nin Duraklama, Gerileme ve Çöküş Devri C.tesi Ağus. 28, 2010 9:52 am | |
| Ç ÇALKANTILAR VE İSYANLAR
İsyanların Nedenleri ve Özellikleri
17.yüzyıla girildiğinde Osmanlı Devleti en geniş sınırlara ulaşmıştı. Buna karşın ortaya çıkan siyasal ve ekonomik sorunlar, devleti güç durumda bırakmaya başladı. Osmanlı Devleti doğuda İran; batıda Lehistan, Venedik, Avusturya; ku-zeyde Rusya ile sürekli mücadele içindeydi. Ayrıca coğrafî keşiflerin olumsuz etkileri, iç isyanlar, İran savaşları, Avusturya ve Lehistan seferleri, Girit savaşla-rı, saray kadınlarının devlet işlerine karışmaları, devlet giderlerinin artmasına karşılık gelirlerin azalması Osmanlı Devleti'-ni ekonomik yönden büyük güçlükler içine sokmuştu.
İsyanların başlıca nedenleri :
1)Savaşların uzun sürmesi, Anadolu'daki beylerbeyi, sancakbeyi ve tımarlı sipahilerin savaşta bulunmaları sonucu merkez ve taşra yönetiminin bozulması, 2)17. yüzyılda göreve gelen bazı padişahların ve devlet adamlarının yeteneksiz ve güçsüz olmaları, 3)Devlet memurlarının göreve getirilmelerinde rüşvet ve iltimasın rol oynaması ve yetersiz kimselere görev verilmesi, 4)Devletin temel yapısını oluşturan toprak yönetiminin ve askerî teşkilâtın bozulması, 5)Tımarlı sipahilerin ihmal edilmesi, yeniçerilerin ve süvarilerin disiplinsizliği, haksızlıkların önlenememesi, tüm bunların da halkın devlete olan güvenini zedelemesi, 6)Tımar sisteminin bozulması ve buna bağlı olarak tarım ve hayvancılığın gerilemesi, savaşların getirdiği sıkıntılar, halktan ve tüccardan yeni vergiler alınmasıyla huzursuzluğun artması ve birçok insanın tarımdan elini çekerek tüketici ol-maya başlaması, üretimin azalması, gıda maddelerinin fiyatlarının artması, 7)Avrupa'nın bilim ve teknik alandaki gelişmesine ayak uydurulamaması, 8)Uzun süren savaşların bir sonucu olarak üretimin azalması ve gıda maddelerinin fiyatların yükselmesi, 9)Paranın değer kaybetmesi sonucunda halkın ve askerin satın alma gücünün azalması.
Osmanlı Devleti'nde İdarî, askerî, sosyal ve ekonomik alanlardaki bozulmalar eğitim alanında da görülmeye başladı. Osmanlı eğitim sistemini oluşturan medreseler bozuldu, buralarda verilen eğitim çağın gerisinde kaldı, yeni gelişmeler takip edilemedi. Medreselerin programlarından pozitif bilimlerin çıkarılması sonucu tıp, felsefe, matematik gibi dersleri okutacak kişiler yetişmedi.
İstanbul İsyanları
İstanbul isyanları, daha çok yeniçeriler ve sipahiler tarafından çıkarılan askerî nitelikteki isyanlardır. Yeniçeriler ve sipahiler, maaşlarının zamanında verilmediği ya da ayarı düşük parayla ödendiğini ileri sürerek ayaklandılar. İsyancılar, bu ayaklanmaları, çıkarları elden gideceği endişesine düşen devlet adamları da desteklediler. Bu destek-le saraya isteklerini zaman zaman kabul ettirdiler. Padişahları değiştirdiler, sadrazamları ve ileri gelen devlet adamlarını idam ettirdiler. Her isyan sonunda isteklerini elde etmeleri, yeniçerilerin cesaretini daha da artırdı. 1-İstanbul isyanlarının başlangıcı Fatih dönemine kadar uzanır, ilk kez bu dönemde yeniçeriler cülus bahşişi için ayaklandılar, isteklerinin kabul olunması üzerine de bundan sonra her padişah değiştikçe askere, devlet büyüklerine ve memurlara cülus bahşişi vermek bir gelenek hâline geldi. 2-Yeniçeriler, II. Selim'in padişahlığı sırasında yine cülus bahşişi yüzünden isyan ettiler. Zaman zaman halk ve ulema sınıfının ve saray kadınlarının da katıldığı bu isyanların en önemlileri; III. Murat, II. Osman (Genç Osman), IV. Murat ve IV. Mehmet zamanında çıkanlardır. 3-III. Murat zamanında çıkan isyanın nedeni, ulufe sorunudur. Bu sırada hazinede para darlığı olduğundan, yeniçeri-lere ayarı bozuk akçelerle ulufe verilmek istendi. Bunu haber alan yeniçeriler saraya yürüdüler ve defterdarların öldürülmesini istediler. İsyanın büyümemesi için istekleri yerine getirildi. Bu durum, onların iyice şımarmalarına yol açtı. 4-II. Osman, ileri görüşlü padişahlardan biriydi. Yapılacak ıslahatlar konusunda esaslı düşünceleri vardı. Fakat, genç ve deneyimsizdi. II. Osman, Hotin seferindeki başarısızlığı askerin gayret göstermeyişine bağladı. Anadolu'dan ve Mısır'dan asker toplayarak yeniçeri ocağını kaldırmaya karar verdi. Yeniçeriler, padişahın bu düşüncesini öğrenin-ce isyan ettiler. İsyancılar, Ağa Kapısı'na sığınan II. Osman'ı buradan aldılar ve Yedikule'de boğarak öldürdüler (1622). Böylece II. Osman, isyan sonucu öldürülen ilk padişah Oldu. 5-IV. Murat zamanında da devam etti. İki kez saraya yürüyen isyancılar, padişahı ölümle tehdit ettiler. Sadrazam Hafız Ahmet Paşayı, padişahın gözü önünde öldürdüler (1632). Daha sonra IV. Murat, İstanbul'da düzeni sağlamayı başardı. 6-IV. Mehmet zamanında devlet yönetiminin iyice bozulması, maaşların eksik ödenmesi veya zamanında ödenme-mesi gibi nedenlerin yanında, harem ağalarının da devlet işlerine karışmaları üzerine sipahiler ayaklandılar. Padişahı Alay Köşkü'ne çağırarak durumdan şikâyetçi oldular. Saraydan bazı kişilerin öldürülmesini istediler. İstekleri yerine getirildi. Öldürülenler Sultan Ahmet Meydanı'nda bir çınara asıldı (1656). Bu olaya Vakayi Vakvakiye (Çı-nar Vak'ası) denir.
17. yüzyılda birbirini izleyen bu isyanlar, devletin huzur ve güveninin bozulmasına neden oldu. Taşra İsyanları
Celâlî İsyanları: Celâlî isyanlarının başlangıcı Yavuz Sultan Selim zamanına kadar uzanır. Yavuz zamanında Bozoklu Celâl adında bir şaki, çevresine topladığı kişilerle devlete karşı ayaklandı. Ayaklanma bastırılmakla beraber, Bozoklu Celâl, halk arasında büyük ün kazandı. Bu olaydan sonra Anadolu'da çıkan isyanlara Celâlî İsyanları denilmesi bir gelenek oldu. 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin ekonomik durumu bozulunca devletin gelirlerini artırmak için yeni çareler düşü-nüldü. Mirî toprakların vergilerinin toplanmasında, yöredeki etkili kimselerden yararlanıldı. Bu kişilere mültezim, sisteme de iltizam usulü denildi. Bunun sonucunda sipahilerin dirlikleri kesildi. Vergilerin yükseltilmesi, köylülerin topraklarını terk etmelerine neden oldu. Çoğunluğu sekbanlardan oluşan, işsiz kalan ve geçim darlığına düşen kimseler, valilerin ya da sancak beylerinin hizmetine girdiler. Kadıların ve sancak beylerinin kanunsuz şekilde halktan para toplamaları, halkın devlete olan güveninin azalmasına neden oldu. İsyanların çıkmasında ve yaygınlaşmasında, bu tarihlerdeki İran ve Avusturya ile yapılan savaşların da etkisi oldu. Savaşlar nedeniyle tımarlı sipahilerin orduya katılmaları, isyancılara bekledikleri olanağı verdi. Celâlî İsyanları içinde devleti en çok uğraştıranları; Karayazıcı, Canbolatoğlu, Kalenderoğlu, Kör Mahmut, Katırcıoğlu ve Gürcü Nebi isyanlarıdır. I. Ahmet zamanında, Celâlî İsyanları giderek yaygınlaştı ve tehlikeli olmaya başladı. İsyancılar, Anadolu'nun bü-yük bir kısmını ele geçirdiler. 1606'da Avusturya Savaşlarının sona ermesi üzerine, Sadrazam Kuyucu Murat Paşa ve Kanije kahramanı Tiryaki Hasan Paşa, Anadolu'da zor kullanarak devlet otoritesini yeniden sağladılar. Celâlî İsyanları, Osmanlı ekonomisinin iyice bozulmasına neden oldu. Anadolu'nun büyük kısmı harabe hâline geldi. İsyancılardan, askerlerden ve halktan yüz binlerce insan yaşamını yitirdi. Güvenlik nedeniyle köylünün toprağını terk etmesi sonucu üretim azaldı, tarım ve hayvancılık geriledi.
Diğer İsyanlar: 17. yüzyılda merkezî yönetimin zayıflamasından cesaret alan eyalet yöneticilerinin isyanları zorlukla bastırılabilmiştir. Bunların amaçları imparatorluktan ayrılmaktı. Yerli hanedanların önderliğinde çıkarılan bu is-yanların bastırılması sırasında Osmanlı Devleti, zaman zaman Avrupa devletleri ile karşı karşıya gelmiştir. Devletin uzak illeri olan Yemen, Bağdat, Kırım, Basra ve Trablusgarp'ta çıkan isyanlar sonucu, buralarda âdeta yarı bağımsız yönetimler kurulmuştur. Yöneticilerin, kendi başlarına hareket etmeleri sonucu çıkardıkları isyanların başlıcaları, Erzurum Valisi Abaza Mehmet Paşanın ve Sivas Valisi Vardar Ali Paşanın isyanlarıdır. Devletin otoritesini sarsan bu isyanlar bastırılmıştır. Dev-letten ayrılmak amacıyla eyaletlerde çıkan isyanlar ise Eflâk, Boğdan ve Erdel'de çıkmıştır. | |
|